.quickedit {display:none;} .quickedit {display:none;}

26 Eylül 2014 Cuma

Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) Dünyaya Yayılıyor (MU?). Türkiye ne yapmalı?


Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD)
Afganistan ve Pakistan'da birçok eski El Kaide militanı ve sempatizanı da dahil olmak üzere çok sayısa gönüllünün IŞİD'e katıldığına dahil haber ve yorumlar son günlerde giderek artıyor.
Görünen o ki önemli liderleri öldürüldükten sonra artık bir tıkanma noktasına gelen El Kaide taraftarları da IŞİD'a katılıyor. Bundan başka eylem yapmakta ve popüler olmakta sıkıntılar yaşayan diğer radikal dini örgütlerin tabanında da IŞİD'e yönelik bir kayma var.
Bu da  giderek büyüyen IŞİD'in önümüzdeki günlerde yeni ve sansasyonel eylemler yapma kapasitesinin artacağı anlamına geliyor.
Bilindiği gibi IŞİD şimdiye kadar Irak ve Suriye alanında, daha çok yerel düzeyde eylemler yapan bir örgüttü. Şimdi, artan popülaritesiyle daha önce uluslar arası arenada asimetrik eylemler yapan diğer örgütlerin kadrolarının bir kısmını devşirmeye başladığına göre eylemlerini bu yeni katılanların tecrübe ve bilgi birikimlerinden de yararlanarak uluslararası düzeyde yaygınlaştırabilir.
Böyle bir durum ise Türkiye'yi doğrudan doğruya etkileyebilecek bir gelişmedir. Çünkü El Kaide örneğinde de gördüğümüz gibi Türkiye bazı sansasyonel eylemler yapmak açısından hem psikolojik, hem teknik, hem altyapı (terörist sempatizanlarının yaşadığı ve faaliyette bulunduğu bir ülke olarak) ve hem de örgüte coğrafi yakınlık açısından en uygun ülkelerden biridir.
Böyle bir eylem ülkemizde huzursuzluk ve iç istirarsızlık yaratarak Türkiye'ye sorun yaratabilir.
Diğer önemli bir husus ta bölgede şu anda hava müdahalesi şeklinde başlamış olan Batılı ülkelerin bölgeye yeni ve köklü müdahalelerini getirebilir. Bu da bölgeyi daha da istikrarsızlaştırarak bizi de derinden etkileyecek yeni bölgesel sorunlar yaratabilir.
Bilidiği gibi bölgeye demokrasi ve istikrar getirmek iddiasıyla Irak'a yapılan ABD müdahalesi sonuçları daha uzun yıllar devam edecek gibi görünen yeni istikrarsızlıkları getirmekten başka hiçbir işe yaramamıştır. Bu istikrarsızlıklar güvenlik, dış politika, ekonomi vb. birçok alanda en çok Türkiye'yi etkilemiştir.
IŞİD militanları arasında birçok Türk vatandaşının da olduğu bilinmektedir. Bu örgütün eylemlerini genişletmesi her açıdan bizi etkileyecektir.
Türk güvenlik güçlerinin gerekli önlemleri almak için örgütün etkinliğini ülkemize de yayabileceğini göz önüne alarak şimdiden tedbir almaları zorunludur.

Saygılar sunarım.

26.9.2014. M.Ç.

IŞİD hakkında başka bir yazı okumak için lütfen tıklayınız.

12 Eylül 2014 Cuma

Derebeylik geri mi geliyor? Sahiller talan ediliyor. Vatandaş uğruna hayatını ortaya koyduğu vatanının deniz kenarlarını kullanamıyor.


Bu yaz sahil kenarında küçük bir köye gittim. Eskiden de hemen heryıl gittiğim bu köy hem tarihi hem de doğal sit alanı olduğu için hala yazlıkçı terörü tarafından harap edilmemiş bir köy. Fakat bu zeytinlikle ilgili yasa sanırım bu doğal sit alanı olma vasfını kaldıracak. Yani köyün ve sahillerin talan edilmesi ve bu arada içine edilmesi süreci başlayacak. Ama ben burada esas olarak bundan bahsetmeyeceğim.
Turizm gelişmese de köyde bazı değişiklikler olmuş. Eskiden rahatça gidip denize girdiğimiz koylara artık o kadar rahat gidilemiyor. Bazı koylar ''Beach'' saçmalığı ile kapatılmış. Ücret ödemeden giremiyorsunuz. Bazılarına ise girmek daha kolay ancak arabanızla giderseniz park ücreti ödemek zorundasınız. Yolun üstüne park etseniz bile.
Bu ne biçim iştir demiyorum çünkü ülke en tepeden en alta kadar talancıların, soyguncuların kontrolüne girmiş. Her vatandaşın ortak malı ve serbestçe kullanabileceği bir alan olan denizlerimiz ve sahillerimiz, hoteller ve yazlıklardan sonra şimdi de beach saçmalığı ve sahile yakın tarlası olan uyanıklar tarafından halkın kullanımına kapatılmış durumda. Denize ulaşmak ve girmek için mutlaka birilerine haraç ödemek zorundasınız.
Ben; Fransa, İspanya, Suriye, Portekiz, Hollanda, Fas ve İngiltere'de sahillere gittim. Bazılarında denize de girdim. Hiç birinde ne hotellerin ne de başka talancıların sahilleri kapattığını görmedim. Bu nasıl bir iştir anlayamıyorum.
Ne doğuda, ne güneyde ve ne de batıda böyle bir şey yokken bizde nasıl oluyor. Dahası, gariban halkımız böyle bir soygunculuğa nasıl tepki göstermiyor. Böyle uysal koyun modunda daha ne kadar her şeye tahammül göstereceğiz? Bu uysallık bizi korkarım ki kendi ülkemizde bir esir veya köleye dönüştürecek.
Saygılar sunarım.

Telefon bankacılığı mı, yoksa telefonda işkence mi?


Bir ay kadar önce kullandığım banka kartlarından birini kaybettim. Hemen bankanın ilgili telefonunu arayarak durumu bildirdim. Bana yeni kartımın adresime gönderileceğini söylediler. Ben; tatilde olduğumu, eve Ağustos sonunda döneceğimi bildirdim ama bir şey söylemediler.
Söylediğim gibi eve Ağustos sonunda döndüm. Yolda olduğum sırada cep telefonumdan beni tanımadığım bir numara aramış. Eve gelip cevapsız aramayı görünce acil birşey için biri aramış olabilir diye bu numarayı aradım. Telefona çıkan kişi; gece vakti aradığım için kısa bir fırça çektikten sonra kendisinin kurye olduğunu ve banka kartımı belirtilen adrese getirdiğini ancak o adreste artık oturmadığımı öğrendiğini, bu sebeple aradığını söyledi. Bunun üzerine kendisine yeni adresimi yazdırdım.
Fakat kart yine gelmedi. Bunun yerine bankadan; yeni adresimi bir baka şubesine giderek veya internetten değiştirmemi bildiren bir mesaj aldım. Bu sırada para çekmek için bankaya gidiyordum. Bankaya gidince şubedeki memura adres değişikliğini yaptırdım. Ancak kartım yine gelmedi. Bunun üzerine bankanın numarasını aradım. Yaklaşık 10 dakika bekledikten sonra biri karşıma çıktı. Durumu anlatınca beni başka bir görevliye yönlendireceğini söyledi. Bunun üzerine ben yine telefonda beklemeye başladım.
Tüm görevlilerin meşgul olduğunu ve lütfen beklememi söyleyen ve bunu her 45 saniyede bir tekrarlayan bir duyuru ile müzik dinlemeye başladım. 10 dakika, 15 dakika derken daha fazla beklemeye başladım.
Okadar uzun süre bekledim ki artık dinlediğim müzikten kulağım çınlamaya ve kulak bölgem ısınmaya başladı. Ama ben yılmayıp beklemeye devam ettim. 45 dakika geçtikten sonra telefonu diğer kulağımı da kullanarak nöbetleşe dinlemeyi akıl ettim. Ama ne fayda. Görevlilerin telefonları bir türlü boşalıp benimle konuşmadılar. Ama inat edip dinlemeye devam ettim. O kadar bekledim ki telefonun şarjı bitti.
Telefonu şarja koyup kurye şirketini aradım. Beni elektronik bir mesaj sesi karşıladı ve bir internet sitesine yönlendirdi. Bilgisayarı açıp bu siteye bağlandım. Ama burada, adresimin değişmesi gerektiği ve bunun için banka şubesine gitmeyi veya internet bankacılığı vasıtasıyla adresi değiştirmem gerektiğinden başka bir şey yazmıyordu. Bu siteye durumu anlatan, bankadaki hesabımı kapatacağımı ve bunun sorumluluğunun telefon bankacılığı ile kurye hizmetinin yetersizliğinden kaynaklandığını bankaya bildireceğimi belirten bir mesaj attım.
Sonra da internet bankacılığından hesabıma girerek orada yazan tüm eski adreslerimi sildim. Yeni adresimi iki defa yazdım.
İlginçtir uzun süredir gelmeyen kartım hemen ertesi gün geldi.
Şimdi merak ediyorum. Bu telefon bakacılığı ne işe yarıyor. Bir email ve bir internet işlemi ile bu kadar kolay halledilebilen bu iş telefon kullanınca neden bir işkenceye dönüşüyor. Eğer bunu düzeltemiyorlarsa bu hizmeti kapatmaları daha iyi değil mi?
Herhangi bir bankacılık işlemi için telefon bankacılığı kullanmayı düşünüyorsanız hemen vazgeçin. Sanki tam siz aradığınız anda bütün Türkiye bu numaraları arıyor ve size bir türlü sıra gelmiyor. En iyisi internet ama telefon etmektense bir şubeye gidip sıra beklemek bile daha iyi.
Hiç olmazsa sağlığınız bozulmaz.

Saygılarımla.